Otobüste Şort Giyen Kadına Tekme Atan Er Kişi

Bir hukukçu gündemi iyi takip etmeli ve hukuki olarak yorum yapabilmelidir. Ben de yavaş yavaş bunu nasıl yapmamız gerektiğini anlatacağım. Bunu da olay üzerinden göstereceğim.
Ama bundan önce neden başlığa "er kişi" yazdım? Çünkü doğuştan erkek olabilirsiniz. Ancak adamlık tamamen davranışlarla alakalı bir şeydir ve kadına vuran bir erkeğe adam demek, adamlığa hakarettir. Bu tabi işin öznel boyutu. Şimdi olaya gelelim.
Bilmeyenler için olayı kısaca özetlersek Abdullah Çakıroğlu adındaki şahıs, otobüste şortuyla bulunduğu Ayşegül Terzi'ye tabiri caizse uçan tekme attı. Attığı tekme Ayşegül Terzi'nin çenesine geldi ve onu yaraladı. Ayşegül Terzi, şikayetçi oldu. Abdullah Çakıroğlu Üsküdar'da yakalandı. Buraya kadar sorun yok. Ancak bu saldırgan, psikopat şahıs serbest bırakıldı. Peki neden?
Bu kamuyla alakalı bir konu olduğu için Türk Milleti adına savcı bilgi toplar. Bu bilgileri toplarken birçok kurumdan faydalanabilir. Polis teşkilatı, adli tıp gibi. Olayda şiddet gören Ayşegül Terzi, adli tıbba giderek yaralanmasını kontrol ettiriyor ki uzmanların yorumuna göre savcı bir karara varabilsin. tahmin edersiniz ki bu kısım tıpçıların alanı. Bu yarasıyla ilgili uzman kişilerin hazırladığı rapor savcı tarafından dikkate alınabilir. Ancak bağlı değildir! Bu önemli bir ayrıntı birazdan geleceğim.
Ayşegül Terzi'nin çenesi ya da kafası kırılmadı. Çenesi morardı belki biraz da şişti. Bu basit bir tıbbi müdahale ile tedavi edilebilir bir yaralanma. Kırık gibi bir şey değil. Adli tıp da zaten raporunda bunu söyledi. Burada TCK'ya gidelim:
Madde 86- (2)  Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Raporu düz mantıkla değerlendirirsek evet bu basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralanma. Ancak burada düşünülmesi gereken konu şu: Abdullah Ç. , tekmeyi Ayşegül T.'nin yüzüne atmış. Yani bunu artık basit bir yaralama olarak göremeyiz ve daha önce de bahsettiğim gibi savcı, adli tıp raporuyla bağlı değildir. Burada takdir yetkisini kullanarak TCK m.86/1'e gidebilirdi. 
Madde 86- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
Peki ikisinin arasındaki fark ne? 86/1, kasten yaralamanın basit hali. 86/2 ise cezası hafifletilmiş hali. Zaten dikkatle bakarsanız 1. fıkradaki ceza 3 yıla kadar hapis cezası iken 2. fıkradaki ceza 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası. Kanunda yer alan cezalar önemli. Çünkü buna göre tutuklanma yasağı uygulanabilir. Tutuklanma yasağı, CMK m.100/4'e göre:
“Sadece adli para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez”
Biliyorsunuz Abdullah Ç. yakalandıktan sonra serbest bırakıldı ve kamunun tepkisini çekince "halkı kin ve düşmanlığa teşvik etme" gibi saçma bir sebeple tutukladılar.Yani savcı TCK m.86/1'e göre olayı yorumlasaydı tutuklamak için saçma sapan bir yol tercih etmeyecekti. Ama şöyle bir durum da var. Diyelim ki yargılama oldu ve hakim 3 yıl hapis cezasına hükmetti. Şartlı salıvermeye göre 2 yıl sonra çıkacak. Yeni çıkan KHK'ya göre de şartlı salıvermeye iki yıl kala denetimli serbestlik uygulanacak. Uzun lafın kısası cezaevine girmeyecek.
Şu an adalete olan güveniniz arttı(!) biliyorum. Ancak gerçekler bunlar. Bu yaptığım yorum, kesin bir yorum değil. Hukukta tek bir doğru yoktur. Başka hukukçular başka düşünüyor ve yorumluyor olabilirler. Ancak önemli olan gerekçeli olarak yorum yapabilmek. Bu benim tamamen kişisel yorumum. Farklı bir görüşünüz varsa lütfen yazmaktan çekinmeyin. 

Yazıyı olabildiğince basit ve anlaşılır tutmaya çalıştım. Detaylara çok girmedim. Umarım kafanızda bir şeyler şekillendirebilmiş, bir fikir oluşturabilmişimdir.

Yorumlar